Davet Masaları | Menü Fikirleri

Zevkler ve renkler tartılşılmaz sözü masalarda da geçerli yani tartışılır çok farklı zevkler ve güzel sofralar mevcut internette. Ben bizim evdekilerden örnekler verdim. Bazıları..

Çorbalar | Ana Yemekler | Etli Yemekler

Bizim kültürümüzde çorbanın yeri ayrıdır. Kah hastaya şifa, kah ısınmak için sebebtir kendisi böyle olunca sayısı sabit durmaz devamlı artar. Keza kebaplarımızda sayısızdır. Bazıları...

Salatalar | Zeytinyağlılar

Diyet ya da sağlıklı hayat adına ne derseniz. Birinci üyesi salatalar ve zeytinyağlılar bakmayın kısır koyduğuma o biraz kokoş yoksa bulgurda az değerli değil kalori bakımından...

Bisküviler | Kurabiyeler

Bisküvi ve kurabiyede imkansız yoktur. Reçellisi, bir hafta dayananı, dondurulanı. Yapamazsanız hazır paketleri var.

Pastalar | Tatlılar

Pasta ve tatlıda çeşit bitmez. Milföy hamurlar ve pasta tabanlar çıktı zorluk kalmadı. Ben yaptığımız sevdiğimiz birkaç çeşidi ekledim...

12 Aralık 2017 Salı

Evlerinden Anne Kokusu Eksilenler

Güzel ailelerin evlerinde anne kokusu vardır. Evin her köşesine sinmiştir. Bu kokuyu almaya ne para ne pul yetmez. Değme marka parfüm şirketleri bu kokuyu yakalayamaz. Annesinden uzak düşmüş uyuyamayan küçük bir çocuğa annesinin bir kazağını verip kokusuyla uyuttuklarını duymuştum.

Bu evlerin mutfaklarında anne tıkırtısı vardır hep duymak istediğimiz. Sabah kalktığınızda mutfaktan gelmesine alıştığınız o tınıya müzik aletleriyle ulaşılamaz. Zira müzik dediğiniz sanatında belli bir sınırda notası ve makamı vardır. Yine değme sanatçıları getirin Dünya üzerindeki milyonlarca anneye ait tınıyı bulamaz. Her annenin ellerinin ahengi bir başkadır.

Aralarda dolaşan bir terlik sesi vardır kulağınızın aşina olduğu. Diğer annede bunu yakalayamazsınız.

Anne gözü vardır mesela ufak bir yanlışın bile kaçmadığı. En hassas kameradan daha hassas. Anne kulağı vardır. İçinizden söylediğinizi bile duyan.

Annelerin kimi hızlı hızlı kimi yavaş yavaş yürür. Ama her evlat annesinin ayak seslerini, mutfak tıkırtısını,  kokusunu  ve bakışını ezberlemiştir.

Neden yazdım ben bunu? Geçen hafta onbeş yıllık komşunuzun evinden eksildi bu güzellikler.
Temiz insandı komşu teyzemiz. Evinin her köşesi tertipliydi.  O kendisine rahat vermeyen tansiyonuna rağmen güleryüzlüydü. Ağır ağır merdivenleri çıkardı. Arada uğrar hatır sorardı bıktırmadan. Laf taşımayı sevmezdi. Ağır ağır çıktığı merdivenlerden hızlıca indirmişler ve son durağa götürmüşlerdi. Maalesef uğurlayamadık istediğimiz gibi anneciğim hasta olunca. Yanında olamadık gönlümüze göre yakınlarının.
Evlerimizden anne kokusu eksilmesin Allahım!

Acıyı Paylaşamamak

Bu hastalık feci bir dert. Yan tesirleri birtek hastayı değil aileyide vuruyor. Yeni yan tesir ; çağımızın yaygın hobisi yalanı süsleyip adına siyaset demek...

Ailece sevmediğimiz ama  mecbur kaldığımız bu feci hali neredeyse alışkanlık edindik bu aralar...
Yalanı;
- Baban nereye gitti kızım ?
-Çarşıya
-Neden dönmedi?
-Trafik sıkışık...
Doğrusu;
Cenazeye gitti. Komşumuz vefat etti.
Sağlığı için yaptığımız bu acı oyuna anneciğim inanmak istiyor sanki. Ama ertesi sabah telefon etmek istiyor komşumuzu sormak için... Telefona kızı çıkıyor büyük bir sabırla annesinin iyi olduğunu selam söyleyeceğini söylüyor. Acılı gününde bu fedakarlığı yapan bu abla bana hala insanlığın ölmediğini gösteriyor.
Maalesef acılarını yeteri kadar paylaşamadık  anneme duyurmamak için. Belki paylaşsak böyle içimize taş gibi oturmayacaktı...


4 Aralık 2017 Pazartesi

Yara Kardeşliği

Yaraların mevsimi ayı yoktur. Bir bakarsınız çıkıvermiş. Deva olsun diye elinize ne gelirse sürerseniz  yarayı daha da azdırırsınız. İçinize bir yara düşmüşse onu ya kamil bir insan ya da o yarayı yaşayan bilir. Yaraları aynı olanlar birbirlerine aynı derin acıyla bakarlar. Sızıları aynıdır zira.
Bir o kadar da zordur kendi yarası sızlarken başka birine yarasını sormak... Ama bir kez kurulmuştur yara kardeşliği. Haklarına riayet lazım.

Bu hastalıkta hasta yakınının en zor günlerinden biri hastasını ilk tedaviye götürdüğü gündür sanırım.
Kapıda hastalığın adıyla yüzleşirsiniz, içerde hastalığın yüz çeşitiyle. Hasta yakınlarının gözünde hep aynı korku vardır; Acaba işe yarar mı?

Hastanız  içerde tedavisini alırken  siz yara kardeşliğine başlarsınız.

- Sizinki ilk mi?
-Evet?
- Sizinki?
-2, 3 veya 5
- Neyiniz?
Sonrası sabır dileme, tavsiyeler... Gencecik bir anne;
- Çocuklarım çok umutlu diyor. Ardından ölürsek şehidiz cümlesi geliyor. Tabii diyor size en zor gelecek şey; Ayrılık acısı!
Az daha konuşsa ben zaten orada tedavi bekleyenlerden önce gideceğim haberi yok.
Sonra daha kaç kişinin hikayesini dinliyorum bilmiyorum. Beynim ambale oluyor, kulaklarım çınlıyor.
Ama yara aynı kiminde daha büyük, kiminde daha küçük.

Burada neşeli kahkahalar yok. Herkes sessiz sedasız iletişim kuruyor. Şuradan bir instagram paylaşımı yapayım diyen cıvık kişiler yok. Görüntülü telefon görüşmeleri yok. Sessiz sedasız bir bekleyiş var.

Zengin, fakir ayırımı da yok. Her gelir seviyesine bakış aynı herkes birbirini anlamaya azami gayret gösteriyor. Arkadaşlıklar kurmuşlar aralarında, birbirlerine yardımcı oluyorlar. Galiba en yabancı olan benim.
Ve geçecek bu yara diyorlar yara kardeşlerine... Allah büyük!

Süt kardeşim olmamıştı hiç. Kan kardeşliği çocuklukta olmuştur belki ama unutuldu. Yara kardeşliği unutulur şey değil. Aynı yarayla beraber kavruluyorsunuz... Allah merhem nasip etsin hepimize!






2 Aralık 2017 Cumartesi

Annemden Uzak Kandil Akşamı

Bazı acıların dili yoktur konuşamaz. Kulağı yoktur duyamaz. Karşısında söylemeden duyan, dili oynatmadan anlayan dost lazımdır böyle günlerde.

Sağlıklı günlerde kalbini kırdığın hastayı 5 kez ziyaret edersen Allah kırdığın kalp için seni af eder fetvası bilmem nereden almış insanların zamandan ve yoldan tasarruf amaçlı ameliyatlı hastaya bir günde üç kez ; merhaba demelerini anlayamadım anlayamayacağımda.

Acıyı paylaşmak onu yaşayanı iyi olmaya, gülmeye zorlamak değildir. Onunla birlikte doyasıya yemek yemek de değil. O ağlarken ; Sus bakayım çok ayıp demek de değil! Acıyı paylaşmak  mendil vermektir. Acıyı paylaşmak  birlikte ağlamak, en azından ağlar görünmektir.  Birlikte susmaktır bazen. Bu Allah'a isyan değil dosta destektir.

İnanan insan bilir ki; Gelen Allah'dan gelmiştir. Derdi de dermanı da veren odur. Nasihate başlamadan evvel karşınızdaki insanın neye ağladığını anlamalıyız önce.

Eğer ki sevdiğini insanın acısını alamıyorsanız ağlarsınız. Önündeki sürecin onun için ne kadar zor olduğunu bilirseniz yine ağlarsınız. Yapamadığınız güzel şeyler için, yaptığınız güzel şeyler için de ağlarsınız.

Ve bir kandil akşamı ilk kez bir metre ötenizde oturan annenizin elini öpemezseniz, sarılamazsanız mutlaka ağlarsınız. Onun sizden kaçırdığı gözleri için yine ağlarsınız. Ama ateş düştüğü yeri yaktığından ben ağlamam sanırsınız.

Sonra teselli telefonları vardır ;
-Nasıl ? İyi mi? Üzülmeyin, sizin ağlamamanız lazım. İlaç iyi geldi mi? Bilirim rahmetliyede dokunmuştu....
Anlattığı kişi benzeri hastalığı yaşamış ama göçüvermiş bir dostun hikayesidir.
Telefon elinizde donakalırsınız. Karşınızdaki insan teselli mi vermiştir ciğerinizi mi delmiştir?

Ez cümle; Tıbbın ve de teknolojinin bu kadar ilerlediği bir zamanda hasta yakınlarını aptal zannetmeyin. Onlar illa ki hastalığa dair tüm bilgileri irdeliyordur. Ama
İyiliğe inanmaya ihtiyaçları olan insanları derin kuyulara gömmeyin.

29 Kasım 2017 Çarşamba

Anneciğim Hastalanınca Öğrendim Ki....

Anneler çocukları için ilk öğretmendir. Çocuklarına  herşeyi öğretmeye çalışırlar. Konuşmayı, yürümeyi, yemeği ve oturup kalkmayı. Önce gelişigüzel yapılan bu işlemler bir vakit sonra da düzeltilerek öğretirler. Büyüdükçe din, iman, düzen, tertip, saygı ...Liste uzar gider anneciğimde öğretmeye adamıştı kendini. Rengi siyah, yeşil farketmez gözleri bile öğretmendir onların yukarı doğru kalkarsa yapma demektir. Yana doğru işaret ederse içeri git demektir...
Yemeklerin tuzundan, çorbaların sosuna öğreten bu kıymetlim  böyle hastalanmasa belki hiç farketmeyecektim.

Ama bu ay acı bir şekilde farkettim ki bize öğretmediği şeyler vardı. Kendisine birşey olursa biz ne yapardık? O hasta inlerken biz nasıl dayanacaktık? Yıllardır sabırla idare ettiği sabredilemeyecek olaylarla biz başa çıkabilecek miydik? Karşılıksız vermeye alışan bünyesini tüketen ağır yükün çok azı bizim omuzlarımıza binince ne yapardık?

O evin içinde dolanmazken ev ev olmaya nasıl devam edecekti?  Artık koca insanlar olan bizi kim koruyacak, kim uyaracaktı tehlikeler için?

Öğretmen olan o güzel gözleri sadece  hüzünle ve dalgın bakıyor son günlerde. Bize öğretecek çok şeyin var bize eksik bilgi vermişsin hayata dair annem. İyileş  ve kalk annem...


Notcuk; Anneciğim şifa bulana kadar hastalık ve hastane günlerini yazacağım. Olur ki bize yol gösteren olur, olur ki ibret alan olur.
Sahra

8 Ekim 2017 Pazar

Patlıcan Bostan Kebap

Ana yemekler, etli yemekler, sahra

Patlıcanlar pırıl pırılken yazmak lazımdı Patlıcan bostan kebabı. Lakin koşturmaya geldiğimiz şu dünyada vazifemizi yapıyor, koşturuyoruz. Kalan vakitte elime bir kitap alıyorum gezinerek okuyorum evin içinde.  Neden ayakta okuyorum? Selam olsun dostlara.
-Geceleri uyumayıp ne yapıyorsun yoksa film mi izliyorsun? Sorusu her arkadaşın sorduğu soru oldu bana.
-Yook filme pek vakit kalmıyor.  Haftada iki diziyi geçmez izlediğim.
-E ne yapıyorsun?
-Gezinerek kitap okuyorum
 dediğimde
- Neden gezinerek? sorusu geliyor
- Gezinmezsem uyku basıyor malumunuz.
Tıp ve aile çaresiz kalıyor bu durumda. Aslında bu uyku şeklim birçok hastalığa davetiye çıkarıyor. Ama değişim imkansız. İşte ayakta yürüyerek kitap okunuyor da  tarif yazamıyorum. Yani henüz yazamıyorum ama ara ara deniyorum. Becerdiğimde blog daha canlı olacak. Biraz o müthiş aşçıların sayfalarına baktığınızda yazma isteği kayboluyor. Zira çok güzel tarifler var. Benimki anı defteri modunda oluyor onlara göre.


PATLICAN BOSTAN KEBAP

Ana yemekler, et yemekleri

Malzemeler;

6 patlıcan
2 kg kuzu kuşbaşı (tercihen satır kıyması)
2 kuru soğan
6 yeşil sivri biber
6 domates
200 gr tereyağ
200 gr sıvıyağ
Tuz
 Karabiber
Pul biber


Sosu İçin Malzemeler;

½ yemek kaşığı  domates salçası
½ yemek kaşığı biber salçası
1 su bardağı su
75 gr tereyağ

Hazırlanışı;

  • Bir gece önceden kuzu kuşbaşı eti ufak ufak kesiyoruz. Ama en iyisi satır kıyması yaptırmanız. Bir soğan, iki kaşık zeytinyağ, biraz toz biberle marine ediyor buzdolabında bekletiyoruz..
  • Ertesi gün bir tencerereye alıyoruz üzerine iki bardak su ve 100gr tereyağ koyuyoruz. Suyu çekilip pişmeye başlayınca  tekrar 100gr  tereyağ ilave ediyoruz.
  • Soğanı yemeklik doğrayıp ilave ediyoruz. Pembeleşinceye kadar kavuruyoruz.
  • Kabukları soyulmuş , çekirdekleri çıkarılmış ve minik küpler halinde doğranmış domatesi ekliyoruz.
  • Tuz, karabiber ve pul biber ilave edip karıştırıyoruz, suyu çekilene kadar pişiriyoruz.


  • Patlıcanları yıkayıp şekildeki gibi soyuyoruz . İkiye bölüp içlerini oyuyoruz ve tuzluyoruz.
  • Patlıcanları yıkıyor süzüyor bir tatlı kaşığı şekeri üzerine gezdirip tekrar ovuyoruz.
  • Bir tavada önce birberleri ardından, patlıcanlar kızartıp süzülmesi için bir kenara alıyoruz.
  • Borcama veya pişireceğimiz tepsiye patlıcanları dizip etimizi paylaştırıyoruz. Üzerine biberlerimizi ve dilimlediğimiz domateslerimizi koyuyoruz.
  • Bir tavada sosu hazırlıyoruz yemeğin üzerine kaşıkla üzerine gezdiriyoruz. Önceden ısıtılmış fırında 15-20 dakika pişiriyoruz.



Ana yemekler, et yemekleri


Notcuk; Hem et hem kızartma ağır olur derseniz; 1 litre suyu kaynatıyoruz. Kızarttığımız patlıcanları içine otuz saniye daldırıp çıkartıyoruz. Lezzeti biraz azalsa da  yemeğimiz hafif oluyor.
Patlıcanı kişi sayısına göre ayarlıyorsunuz.

9 Eylül 2017 Cumartesi

Gezmesen de Dünyayı Yine Gör Konyayı


Gezilecek yerler

Gez Dünyayı Gör Konya'yı demiş atalar. Güzel de söylemişler ama herkes için geçerli olmuyor işte. Baktık Dünyayı gezmeyi beklesek çook uzar bu iş gidip gördük Konya'yı.

Anadolu için medeniyetler beşiği denir. Konya milattan önce Hititlerden başlayarak günümüze kadar 11 büyük medeniyete tanık olmuş güzel şehirlerimizden. Asırlarca yerleşim merkeziymiş ama müslümanlar için en popüler olduğu dönem Selçuklu dönemiyle başlamış.
Hal böyle oluncada Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin en güzide örneklerini saklamış koynunda büyük bir özenle bugüne dek.

Benim vaktim çok kısıtlıydı. Ama hayatın her anı bize bir derstir. Buradan aldığım ders; Konya 36 saatte gezilecek ve doyulacak bir şehir değil. Benim için ülkenin her yanı birdir doğudan batıya. Ama bazı şehirler içerdikleri tarih dokusuyla bir adım öndedirler gönlümde. Ki Konya da bunlardan biri. Yani Konyalılar rahatlıkla " Övünmek gibi olmasın ama Konyalıyım" diyebilirler.

Yine 36 saatte bir şehrin halkının tüm karakterine vakıf olamıyorsunuz. Lakin oldukça temiz bir şehir.  Sokaklar bal dök yala cinsinden. Özellikle umuma açık parklar da tertemiz.  Aaaa o belediyeden derseniz cık o iş öyle değil. Belediye yapar halk kıymetini bilmez buradan süpürürler oradan çöp atarlar.Oldukça geniş bir alana konuşlanmış şehirde vaktim dar olduğundan mı bilemem ama çarpık şehirleşme gözüme çarpmadı. Şehrin manevi havasıyla ruhunuz, ıhlamur ağaçlarının kokusuylada bedeniniz dinleniyor sanki. Ihlamur ağaaçlarının kokusu adeta şehirle bütünleşmişti.

Aileler genelde serinlik açısından yazın deniz kenarı veya yaylalık yerleri tercih ederler tatil için. Ama benden tavsiye imkan bulur bulmaz bu muhteşem şehri gezmelisiniz benim ki kadar kısa süreli olsada. Çünkü ne kadar korunmaya çalışılsa da bazen eski dokunun kaybolduğu eserler oluyor. Gelelim minik gezimize;

Konya dediğimizde aklımıza Mevlana Hazretleri gelir ki ilk durak orası olmalı;

Gezilecek yerler

Gezilecek Yerler

gezilecek yerler

gezilecek yerler

gezilecek yerler

gezilecek yerler
Bizim  birçok kıymetli eserimizin çalınarak veya alınarak yurtdışında müzelere gittiği malumunuz. Ama bu aralar bu işi Mevlana Hazretlerinin sözlerinde de görüyoruz. "Sesini değil sözünü yükseltmeli insan zira yağmurlardır yaprakları büyüten, gök gürültüleri değil!" sözünü nette isteyen Mevlanadan diyerek paylaşıyor, isteyen William Shakespeare sözü olarak.

"Gel, ne olursan ol yine gel" rubaisinin de Ebu Said Ebul Hayr'a ait  olduğu iddia edildiği için mi yoksa benim gittiğim vakitten mi bilemem ama türbe beklediğimden sakindi. Akın akın ziyaretçi gitmesini umuyorum.

Manevi bir  havanın hakim olduğu türbede her vakit mi öyledir bilemem ama arka fondan bir ney sesi geliyor devamlı. Bize küçüklüğümüzde mezarlığın önünden geçerken şarkı söyleme evladım çarpılırsın derdi aile büyüklerimiz. Bu şarkı sayılmıyorsa demek..

gezilecek yerler

gezilecek yerler

gezilecek yerler

Türbenin içindeki müzedeki en büyük ve en küçük Kuran-ı Kerimler

Mevlana Hazretlerini ziyaret edip onun sevdiği dostu Şems-i Tebrizi Hazretlerini unutmak mümkün değil. 

gezilecek yerler

gezilecek yerler

Sadreddin Konevi Hazretleri

gezilecek yerler

gezilecek yerler

gezilecek yerler

gezilecek yerler



gezilecek yerler

gezilecek yerler


Dile gelmiş çeşmeler


gezilecek yerler











Selçuklu Sultanlarının kabirlerinin bulunduğu Alaeddin Tepesinde onarım devam ediyormuş. Sadece camiye girebildik.


gezilecek, görülecek şeyler
Muhteşem çiniler,

gezilecek, görülecek şeyler

Çivisiz ve ahşaptan geçme usulü yapılan mimber

Kenarlarına ahşap oyularak Ayet-i Kerimeler işlenmiş

gezilecek yerler, görülecek şeylersahra






gezilecek yerler, sahra

Yeni yapılan İslam Kültür Merkezi


gezilecek yerler

İstiklal Harbi Şehitler Abidesi
Kısıtlı zamanda görebildiklerimizdi. Ölmeden görülecekler listesi yapılıyor ya son zamanlarda, bu listenize Konyayı ve Mevlana Hazretlerini eklemelisiniz. Konyaya özel yenilecek ve içilecek bir menü vardır mutlaka.  Bunları ne arayacak ne tadacak zaman vardı. Elimizde Mevlana şekerlerimizle dönüş yoluna geçtik.

16 Ağustos 2017 Çarşamba

Sac Kebabı


Yöresel yemekler, et yemekleri, sahra


Yöresel bir lezzet sac kebabı. Memleket yemeklerinizden bayram, düğün ve özel günlerde pişirilen çeşitlerimizden. Yoğurtla etin yakıştığını söyleyebilirim. Sanki kavurma ete hafiflik veriyor sarımsaklı yoğurt.
Odun ateşinde ve sac içinde ağır ağır pişenin lezzetini evde bulmak imkansız. Ama taklitler asıllarını yaşatır sözü malumunuz. Önümüz kurban bayramı denemeye değer bence eğer vejetaryen değilseniz.

Evde Sac Kebabı

Malzemeler;

1 kg kuzu kuşbaşı
300 gr tereyağ
750 gr yoğurt
5 diş sarımsak
2 bardak su
Tuz 

Hazırlanışı;

  • Et yıkanır büyük bir tencereye alınır. Üzerine iki bardak su ilave edilir. Etler biraz yumuşayıp, su çekilene kadar haşlanır. 
  • Tereyağ ilave edilir ve arada tahta bir kaşıkla karıştırarak kavrulur.Tuz ilave edilir.
  • Yoğurt bir kasade çırparak pürüssüz hale getirilir. Sarımsaklar soyulur ince rendelenir, yoğurta ilave edilir.
  • Servis tabağına ortaya et, kenarına yoğurt gelecek şekilde yerleştirilir.
  • Tencerenin altında kalan yağ kenardaki yoğurdun üzerine gezdirilir.
  • Arzunuza göre yoğurdu üzerini kapayacak şekilde de yerleştirebilirsiniz. 

Notcuk; Eti bir gece önceden bir soğan üç kaşık zeytinyağda marine edebilirsiniz.


Çikolata Ganajlı Yaş Pasta


Uzun bir aradan sonra bloğa girebildim. Zaman çok hızla geçiyor, ben yavaş ilerliyorum. Tatlıyla başlayayım dedim zira... Bu aralar tatlıya milletçe ihtiyacımız var. Hazan mevsimi başlamış gibi hergün bir yaprak düşüyor çevremde. Birilerinin annesi, babası, kardeşi...Gidenlerin yeri görünüyor, kalanların acısı. Acı, tatlı hatıralar bırakıyorlar bizlere. Kavuşma gününe kadar oyalanacak. O yüzden tatlıyla giriş yaptım. Şeker hamuru ve krem şantiyi sevmeyenler için ganajı tercih ediyorum. Ama bunlarla bir sorununuz yoksa şeker hamuruyla kaplar, çiçek hamuruyla süslersiniz. 1 kg çikolata gidiyor bu büyüklükte bir pastaya ganaj için. Çiçekler için bir küçük çiçek hamuru. Çiçekleri iki önceden yaparsanız işiniz kolaylaşır. Pandispanya için;


6 Haziran 2017 Salı

Hoş Geldin Ya Şehr-i Ramazan

iftar masaları, iftar menüleri, sahra

Uzak diyarlardan gelen hatırlı bir misafir gibidir Ramazan-ı Şerif. Aylarca hazırlanır ev gelen misafir için. Önce temizlik başlar ki bu temizlik bazen evin duvarlarına kadar uzar, badanayla başlar. Cam, kapı, halılar derken. Evden dışarı mis gibi kokular çıkmaya başlar. Sıra yemek hazırlıklarına gelmiştir ki o da bir hafta sürer. Baklavalar, börekler, dolmalar ...
Sonra misafir gelir bazen iki saat bazen üç saat süren bu güzel misafiri ağırlama işi bitiverir. Telaşeden unutmadıysanız iki kare fotoğraf birkaç güzel söz hatıra olarak kalır.
İşte Ramazan-ı Şerif de böyle hatırlı misafirlerden. Üç aylar gelirken başlar müslümanlar hazırlanmaya. Bazen evdeki temizliği geçip ruhlarında temizlenmesine vesile olur. Şu mübarek günde şu hatayı yapmayalım birlik olup kardeş olalım der yeni bir sayfa açılır. 
İftar sofraları en güzel kardeşlik sofralarıdır. Yemek masası gibi görünsede en özel sofralardandır;

İftar masaları

iftar masaları, iftar menüleri- sahra

İftar masaları, zeytinyağlılar, yöresel yemekler- sahra

İftar masaları, zeytinyağlılar

İftar masaları, zeytinyağlılar



İftar masaları, iftariyelik

Menümüzde;
Mevcuttu.
İftarlar bitti, Ramazan-ı Şerif bitti hatta bayram bitti ben tamamlayamadım. Mühim olan yediklerimiz değilde kazandıklarımızdır bu mübarek ayda. İnşallah kazanmışızdır.