Zevkler ve renkler tartılşılmaz sözü masalarda da geçerli yani tartışılır çok farklı zevkler ve güzel sofralar mevcut internette. Ben bizim evdekilerden örnekler verdim. Bazıları..
Bizim kültürümüzde çorbanın yeri ayrıdır. Kah hastaya şifa, kah ısınmak için sebebtir kendisi böyle olunca sayısı sabit durmaz devamlı artar. Keza kebaplarımızda sayısızdır. Bazıları...
Diyet ya da sağlıklı hayat adına ne derseniz. Birinci üyesi salatalar ve zeytinyağlılar bakmayın kısır koyduğuma o biraz kokoş yoksa bulgurda az değerli değil kalori bakımından...
Tamda mevsimi aslında. Lakin yediklerimiz lokmalar boğazımıza diziliyor adeta. Birileri güç uğruna ağzı süt kokan bebeklere, yeni yürüyen çocuklara kıyıyor. Bu kıyıma dayanamayan askerlerimize de kıyıyor.
İşte bu acımasız savaş bir yanda sürerken siz mutfağınızda kaynattığınız çorbayı bile zevkle içemiyorsunuz. Ama hayatın bir parçası olduğundan o çorbayı kaynatmaya da devam ediyorsunuz.
Büyük bir tencerenin altına iki kaşık tereyağ koyulur. Bir sıra kabak dizilir. Üzerine soğan, koyulur.
İri parçalara bölünmüş tereyağdan biraz koyulur. Kavurma koyulr. Üzerine yıkanmış iri bulgur ve pul biber serpiştirilir. acı biberin biri kırılarak ara ara koyulur.
Tekrar kabak dizilir, doğranmış soğan, tereyağ koyulur. İri bulgur, pul biber serpiştirilir. Bir bardak su ilave edilir. kaynayana kadar harlı ateşte kaynadıktan sonra kısık ateşte kırk dakika pişirilir.
Bir tavada tereyağ kızdırılır. pul biber eklenir bir dakika sonra ocaktan alınır.
Geniş bir kasede yoğurt çatalla çırpılır. Sarımsak soyulur yoğurdun içine rendelenir.
Kabak yemeği servis için bir tabağa alınır. Üzerine yoğurt dökülür. Biberli yağ gezdirilir.
Yanında turşuyla harika bir kış yemeği oluyor. Maydanoza bile ulaşamadığımız şu günlerde. Pahalı veya ucuz bu hafta maydanoz bulamadım zira.
Yazın sebzeler tazeyken yaptığımız kızartmaları özlediğimizde kışın yine deneriz. Ama o lezzeti bulamayız. Ama kuru sebzelerle yapılan bu kızartmada lezzet olarak tavsiye edebileceğim bir çeşit. Biz bu sebzeleri dedem vefat ettikten sonra bulamıyorduk. İstanbul'un havası sebze kurutmak için elverişli değil. Birkaç kez denesek de memleketten gelenlere benzemedi. Bu hasret 5-6 yıldır sona erdi. Zira birçok yerde açılan Antep pazarı veya benzeri yerlerde bu tür ihtiyaçlarımızı karşılayabiliyoruz. Bazen Feshane'de falan şehir günleri adıyla açılan fuarlarda imdadımıza yetişiyor. Böylece çok sevdiğimiz ama yapamadığımız yemeklere kavuştuk. Kuru sebze kavurması mı kızartması mı siz karar verin;
KURU SEBZE KAVURMASI
Malzemeler;
100 gr. kuru biber 100 gr. kuru patlıcan 100 gr. kuru domates 1 çay bardağı zeytinyağ 1 yemek kaşığı salça 1 kuru soğan 200 gr. yoğurt 2 diş sarımsak
Hazırlanışı;
Kuru sebzeler yıkanır, kaynar tuzlu suda yumuşayıncaya kadar haşlanır. Bir tencerede zeytiyağ kızdırılır, ince yemeklik doğranmış soğan hafif pembe kavrulur. Salça ilave edilir, karıştırılır. Sebzeler ilave edilir 5 dakika kavrulur. Yarım çay bardağı su ilave edilir kavurmaya devam edilir.(5 dakika) Bir tabağa alınır. Yoğurt çırpılır, dövülmüş sarımsaklar ilave edilir. Yemekle birlikte servise sunulur.
Sebze bulamamak eskide kaldı. Şimdi yaz sebzesi kışın kış sebzesi yazın mevcut. Bir farkla ki içinden lezzet uçmuş oluyor. Sağlık açısından her sebzeyi mevsiminde tüketmek iyidir. Lakin bunu tamamen yapamıyoruz. Kuru sebzelerin kendine özgü bir tadı oluyor arada böyle farklı lezzetlerle deneyebiliriz değişiklik için.
Zaman çok değerli insanlar koştururken bile birşeyler yetişmiyor. 15 dakikada yapılan pratik yemekler böyle zamanlarda işe yarıyor. Lakin menemen için bu tanım yeterli değil dışarıda kahvaltı yaparken menemen isteyenler var. Türk yapımı mafya dizilerinin en baş yemeğidir. Çoğunluğun sevdiği bu Türk yemeğini henüz Yunan veya Ortadoğu'da herhangi bir ülke yemek kültürüne ait olduğunu söyleyen olmadı. Bu sevindirici. Yapım aşamaları da yine çeşitli oluyor. Bazı tariflerde yumurtayı koyduktan sonra karıştırıyorlar, püre kıvamında oluyor ve kaşıkla servis ediliyor. Bizde malzemelerin ezilmesi tercih edilmiyor. İsimde ihtilaf var melemen diyenlerde var. Veya malzemede farklılık oluyor ben bizim evdeki malzemeleri ve yapım aşamasını yazıyorum.
MENEMEN
MALZEMELER;
1 kg kırmızı domates
1 tane yeşil domates
5-6 sivri yeşil biber
1 tane kırmızı biber
200 gr tereyağ
yarım çay bardağı sıvıyağ
4 diş sarımsak
5 yumurta
HAZIRLANIŞI;
Domatesler yıkanır, kabukları soyulur ve kü küp doğranır. Biberler ince kıyılır. Sarımsaklar soyulur ince doğranır.
Bir tavada önce sıvıyağ sonra tereyağ koyulur. Kızınca önce sarımsaklar ilave edilir. Bir dakika sonra biberler ilave edilir 2 dakika sotelenir.
Domatesler ilave edilir çok karıştırmadan suyunu biraz çekinceye kadar pişirilir. En son bir tahta kaşıkla karıştırılır.
Eğer tavada yenilecekse yumurtalar kırılır 3 dakika sonra ocaktan alınır.
Isıya dayanıklı bakır ya da farklı bir servis tabağında yenilecekse malzeme tabağa alınır yumurtalar kırılır ve 3 dakika sonra ocaktan alınır.
Yukarıda yazdığım gibi arzuya göre yumurtayı koyduktan sonra karıştırarakta pişirebilirsiniz.
Bu da genel olarak mafya dizisi usulü tavadan yemek isteyenler için. Ki Kurtlar Vadisinin ilk iki sezonunu izlemişseniz menemen yeme sayısıyla çatışma sayıları eşittir.:) Peki sadece KV ye aittir bu menemen olayı? Yok mutevazı bir hayatı seven insanların olduğu aile dizilerinde de rastlarsınız. Bu durumda mafya mutevazı bir hayat özlemiyle yanmakta mesajı mı vardır acaba bu dizilerde?
.
Bu tek porsiyonluk
Bu ise aile işi.. İster kahvaltıda ister yanına bir cacıkla öğle veya akşam yemeğinizde servis edebilirsiniz.
Dün gece ismi lazım değil bir showman ödül alacak diziye ödülünü saygıyla vermemek bir tarafa birde onların üstlerinden gündeme oturmuş ve adeta vermediği ödülü kendisi almıştır.Yaptığı saygısızlığı az görmüş olmalı ki iki dakikalık bir konuşmayla kendince dizi ve yapım ekibini özür diliyor görüntüsü vererek hicvetmiş, Ardından bu etkinliği düzenleyenlerin kılı bile kıpırdamamıştır. İşlerine geldiğinde sanata sanatçıya verilen saygıdan bahsederken mangalda kül bırakmayan güruh ise onun bu saygısız üslubunu gülerek izlemiştir.Ödül vermesi gereken insanlar sansasyonel yöntemlerle belki programın reklamını yaptırmış ama daimi izleyicileri olan halka büyük saygısızlık yapmıştır. Programı, düzenleyenleri, orada bulunup bu saygısızlığa tepkisiz kalanlararıı KINIYORUM!
Çay zamanı yanına küçük bir atıştırmalık ararız. Ha ben arardım fani dünya. Artık arayamıyorum. İşiniz çok, yemek yok hava fotoğraftaki gibi karlı ve karnınız aç. İşte sıcak sıcak peynirli kanepeler tam da böyle anlarda adeta imdadınıza yetişir. Yeterki evinizde biraz bayat ekmeğiniz ve temel gıda malzemelerinden birkaçı olsun;
Peynirli Kanepe
Malzemeler;
1 ekmek
150 gr yağlı beyaz peynir
100 gr kaşar peynir
1 çay bardağı yoğurt
2 yumurta
2 domates (büyükse 1 tane)
Sucuk veya sosis
2 yemek kaşığı tereyağ
1 yemek kaşığı zeytinyağ
3 diş rendelenmiş sarımsak
1 tatlı kaşığı pul biber
1 çay kaşığı karabiber
1 çay kaşığı kimyon
1 çay kaşığı kabartma tozu
Tuz
Sos Malzemeleri;
1 çay bardağı su
1 yemek kaşığı salça
1 yemek kaşığı tereyağ
1 yemek kaşığı zeytinyağ
1 diş sarımsak
Hazırlanışı;
Fırın tepsisine yağlı kağıt serilir. İnce dilimlenmiş ekmekler dizilir. Sos malzemeleri bir kasede çırpılır. Yumurta fırçasıyla çok ıslatmadan ekmeklerin üzerine sürülür. Isıtılmış fırına iki dakika koyulur çıkartılır.
Geniş bir kasede rendelenmiş beyaz peynir, yoğurt, minik doğranmış domates, tereyağ, zeytinyağ ve sarımsak, çırpılmış yumurta, baharatlar, kabartma tozu ve tuz malzemeler birbiriyle birleşene kadar bir çatalla karıştırılır.
Ekmeklerin üzerine bıçak yardımıyla sürülür. Arzuya göre küçük doğranmış sosis veya sucuk koyulur ve ısıtılmış fırında çok hafif pembeleşinceye kadar pişirilir.
Üzerine rendelenmiş kaşar peynirleri serpilir ısı artırılır ve kaşarlar eriyerek pembeleşinceye kadar pişirilir.
Notcuk; Malzemeleri değiştirebilirsiniz, artırabilir veya azaltabilirsiniz. Annem kimyon sevmez mesela o yiyecekse kimyonu çok az koyarım.
Sucuk sosis olmayabilir. Bu çıtır baharatlı ekmekler sabah, öğle ve ikindi çayında ez cümle severseniz her öğünde çok güzel olur. Bayat ekmek şart değil tabii ki taze ekmeğede uygulayabilirsiniz. Onu daha az ıslatırsınız veya hiç ıslatmazsınız.
Salçası, kahvaltılık biber ezmesi , sosu , közlemesi, salatası ve turşusu ile mutfağın vazgeçilmesi halinde kırmızı biber. İçerdiği potasyum, vitamin c ve a vitamini sayesinde sağlık açısından da vazgeçilmez bir sebze. Gribi, kolesterolü, diyabeti hatta kanseri önleyici etkisi olduğu paylaşılan bilgiler arasında. Paylaşılan bilgiler demişken...Şehir efsaneleri vardır olanın bire bin katarak ya da olmayanın olmuş gibi anlatıldığı ya ... Bu mutfak içinde geçerli artık. Birgün yumurtanın öldüreceği ertesi gün öldürmeyeceğine dair bilgiler paylaşılıyor. Yumurtanın dili olsa ; Yahu karar verin zararlı mıyım yararlı mıyım ? Derdi. Kırmızı biber bu kadar yoğun suçlama altına girer mi ? Bilinmez...Ama suçu ispat edilene kadar her sebze masumdur diyor kırmızı biber hakkında paylaşılan negatif bilgiler çıkana kadar pozitiflere inanarak bir kase kırmızı biber çorbasıyla sağlıklı bir öğün hazırlıyoruz ;
KIRMIZI BİBER ÇORBASI
Malzemeler;
Yarım kg kırmızı biber
1 domates
1 kuru soğan
2 diş sarımsak
150 gr tereyağ
2 yemek kaşığı un
1 litre et suyu
2 su bardağı su
100 gr krema
75 gr kaşar peynir rendesi
Hazırlanışı:
Biberler yıkanır içleri temizlenir. Bir tencereye iri iri doğranır. Aynı tencereye soğan, sarımsak ve domates iri iri doğranır.
2 bardak su ilave edilir sebzeler yumuşayıncaya kadar pişirilir ve önce blendırla çekilir sonra süzgeçten geçirilir.
Bir tencerede tereyağ kızdırılır, un hafif pembe kavrulur. Süzgeçten geçirilen sebze ve et suyu ilave edilir kaynadıktan sonra tuz, pul biber eklenir. Tekrar blendırdan geçirilir.
Üzerine krema gezdirilir bir taşım kaynadıktan sonra ocaktan alınır.
Kaşar peynir rendesi ve kızartılmış minikekmek küpleriyle servis yapabilirsiniz.
Bizde iki yıldır genel bir diyet havası hakim olduğundan özel davet günleri hariç çorbalara sos, peynir ve kızarmış ekmek ilave etmiyoruz. Doktorunuzun verdiği ilaçlarla birlikte bir kase çorba da gripli bünyeye iyi geliyor bu doğru.
Sağlıklı beslenmenin yaşam kalitesindeki yeri yadsınamaz. Ama bunu abartmak yine sizi sağlığınızdan eder. Gündemde dolaşan bilgiler kadar sizin kendi bünyenizi tanımanızda önemlidir. Mesela çoğunluğun rahatlıkla tükettiği gluten buğday, arpa, çavdar ve yulaflı ürünleri çölyak hastaları yiyememektedir.
Notcuk; Zaman çok değerli hazırda közlenmiş ve soyulmuş kırmızı biberiniz varsa çorbanın yapımı daha kısa sürecektir. Ve kırmızı biberleri kışlık olarak hazırlıyorsanız her mevsim yapabileceğiniz bir çorba.
Yaz bitti aslında lakin bende bu doluluk ve zamansızlık adeta yerleşti. Hiçbir yemeği mevsiminde yazamadım. Gerçi taze fasulyeyi derin dondurucuya koymayan yok gibi o yüzden bu kışında deneyebileceğiniz bir tarif. Bu yaz sıkça yaptığımız hızlı ve pratik hazırlanan yemeklerin 3. için tarif;
Taze Fasulyeli Omlet
Malzemeler;
½ kg taze fasulye
6 yumurta
200 gr tereyağ
2 diş sarımsak
1 çay kaşığı karabiber
1 çay kaşığı pulbiber
Tuz
Hazırlanışı;
Fasulyeler yıkanır, temizlenir ve küçük parçalara bölünür. Kaynar tuzlu suda diri kalacak şekilde haşlanır ve suyu süzülür.
Yumurtalar biraz tuz atılarak mikserle çırpılır. Sarımsak soyulur rendelenir.
Bir tavada 100 gr tereyağ eritilir. Sarımsak ve fasulyeler iki dakika sotelenir ve bir tabağa alınır.
Kalan yağ tavaya eklenir yağ kızdıktan sonra altı kısılır. Önce yumurtanın yarısı dökülür, sonra fasulyeler sonra yumurtanın kalan yarısı tavaya dökülür.
Harlı ateşte iki dakika kısık ateşte altı kızarana kadar pişirilir, bir tabak yardımıyla ters çevrilir diğer tarafta kızartılır.
Servis için tabağa alınır üzerine rendelenmiş kaşar peyniri serpilir.
Notcuk; Tabağa alınmış halini yetişip çekemedim.
Kahvaltıya yapabilirsiniz. Yanına cacık veya salatayla öğle, akşam öğünlerinde de yapılabilecek bir çeşit. Aslında dolabınıza haşlanmış fasulye koyuyorsanız 5 dakikada da yapabilirsiniz.
Gelecek geçmişin gölgesinde filizlenir. Bazen bu filizler büyür, açar bazen de kurur. Böylesi zor bir dünyaya hala dost ve sevdiklerinize vakit ayırıyorsanız ümit var demektir yeni filizler için. Mevsimler ve seneler çok çabuk geçiyor zira. Herşeyi idareli kullanmak iyidir. Bu herşeye sevgide dahil."İnsan sevme hissini israf etmemeli. Kim ne kadar sevilmeye layıksa, onu o kadar sevmeli." demiş Rahmetli Necip Fazıl. Ne değmeyen insanlara sevginizi harcayıp israf edin ne de değen insanları sevginizden mahrum edin. Zaman su gibi akıp giderken elimizde kalan en değerli şey sevdiklerimizle geçirdiğimiz güzel anlar zira.
Bu sofrada değen insanaydı hazırlık.
Menüde blogda tarifi olanlar;
Ve tarifini bloğa hala ekleyemediğim; Peynir Helvası vardı.
Aşure tarih kokan, Nuh aleyhisselamı hatırlatan bir tatlı. Başka bir tatlı var mıdır ismi anıldığında bir Peygamberi hatırlatan? İsmi bir mübarek güne mahsus olan?
Çiçek içimizi ferahlatan bir güzellik. Bazen istediğimiz masa çiçeğine ulaşamasakta. Yaş pasta hariç hepsi yöresel lezzetler. İş yöresele döndüğünde nineler dedeler hatırlanır. Bu yüzden bu yemekler eski güzel insanları ve güzel annıları hatırlama sebebimiz. Yemek çeşiti ziyafete göre az ama akşam yemeğine göre çok fazla. Bir de yemeklerin kalori bakımından ağırlığını düşünürsek fazla fazla.
Sebzeler tazeyse salata ve yemek mutlaka daha güzel oluyor. Taze derken bahçeden yeni koparma imkanı yok bizde. Ama dolaba girmemiş sebzeyle yapılan salata ve yemek daha güzel oluyor. Salatanın hayatımızdaki yeri yadsınamaz. Bazen yemek öğünlerinde ana yemeğin yerini bile alabiliyor artık sağlıklı beslenme adına.
Kilo vermek istiyorsanız "Yediklerimizin yarısı hareketin iki katı" diyordu geçenlerde bir hatun kişi.
Malzemeler;
Yarım demet semizotu
Yarım demet nane
Yarım demet maydanoz
1 kuru büyük soğan
2 büyük domates
2 yeşil sivri biber
2 yemek kaşığı köftelik ince bulgur
Sosu İçin;
½ çay bardağı zeytinyağı
½ çay bardağı nar ekşisi
½ limon suyu
1 tatlı kaşığı sumak
½ tatlı kaşığı pul biber
1 çay kaşığı karabiber
1 çay kaşığı tuz
Hazırlanışı;
Semizotu, nane ve maydanoz yıkanır ayıklanır. Semizotunun körpe yaprakları seçilir. Sap kısımları kesilir, bir kenara alınır.
Ayrılan semizotu çok ezilmeden ince kıyılır. Sivri biber, maydanoz ve nane ince kıyılır.
Soğan yemeklik olarak doğranır. Domatesler küçük küpler halinde doğranır.
Sos malzemeleri bir çatalla çırpılır. Bulgur ince bir tel süzgece alınır ve üzerine soğuk su gezdirerek yıkanır.
Tabağın altına domates, sivri biber ve soğanın bir kısmı yerleştirilir. Üstüne bir kaşık sos gezdirilir.
Üstüne bir kaşık bulgur serpiştirilir. Üstüne semizotu ve yeşillikler yerleştirilir. Üstüne bir kaşık bulgur serpiştirilir, bir yemek kaşığı sos gezdirilir.
Kalan domatesler salatanın üzerine yerleştirilir. Sosun kalanı salatanın üzerine gezdirilir. Kalan nane yapraklarıyla süslenir ve servis edilir.
Notcuk; Semizotunun sap kısımlarını yakında tarifini vereceğim sebzeli omlette ve Zeytinyağlı Semizotuna kullandık. Bulgurun çiğ olarak kullanılması sizi korkutmasın, kat kat yerleştirdiğinizde yumuşuyorlar. Ama sağlık sorununuz varsa kaynar suyla haşlamakda bir alternatif. Ya da veya hiç koymayabilirsiniz.
Lakin benim gibi diyet günlerinizdeyseniz biraz bakliyat iyi olacaktır sağlıklı beslenmeniz için. Ve salatanız biraz yemek sınıfına girecektir.
Kurabiye hamuru için çoğunlukla bu Üç Gözlü Bisküvi linkteki tarifi kullanıyorum.Süsleme için ;
200 gr beyaz çikolata
200 gr bitter çikolata
veya
240 gr krema
150 gr beyaz çikolata
150 gr bitter çikolata
İle süslersiniz.
Veya şeker hamuru ve royal icingle süslersiniz.
Kurabiyelerinizi royal icingle süslemek istiyorsanız eski sayfalardan Sevimli Minik Kurabiyeler linkinde tarif bulabilirsiniz.
İnsanlar herşeyde olduğu gibi yemek çeşitlerindede farklılık istiyor. Ekmekle yapılan envai çeşit tost varken patates tostunu denemenin bundan başka açıklaması yok. Patatesin ekmekden daha düşük kalori değerine sahip olmasını biraz dikkate alsak da asıl hedef pratik ama farklı bir tadı denemekti o akşam için.
Patates Tostu
Malzemeler;
2 büyük patates
100 gr kaşar rendesi
2 yemek kaşığı sıvıyağ
1 yemek kaşığı tereyağ
1 çay kaşığı tuz
½ çay kaşığı karabiber
Hazırlanışı;
Patatesler soyulur, yıkanır ve rendelenir. Bir kasede tuz ve yağla ovulur.
Tost makinesinin altına yağlı kağıt serilir. Patates rendesinin yarısı yayılır.
Araya kaşar peynir rendesi yayılır. Karabiber serpilir.
Tost ayarında pişirilir.
Kalan patates peynirlerin üzerini örtecek şekilde koyulur. Üzerine yağlı kağıt örtülür.
Tost makinenizin pişirme durumuna göre çevirmenizde gerekebilir.
Sonuç arada eriyen kaşarlarla güzel bir lezzet olmuştu. Araya koyacağınız malzeme sucuk, sosis de olabilir. Bizde kaşar tercih edildi. Daha şekilli yaptığımda tekrar fotoğraf ekleyeceğim bu ilkti.
Denemenizi tavsiye ederim.
Sütlü tatlılar hafif olur denir. Özelliklede yazın bu yüzden tercih sebebidirler. Yalnız Siyah Beyaz Rüya tatlımızı hafif tatlılar kategorisine koymalı mıyız? Bilemiyorum. Çikolata seviyorsanız, muhallebi benim tatlım diyorsanız ikisi buluşuyor damağınız şölen yapıyor;
Siyah Beyaz Rüya - Sütlü Çikolatalı Tatlı
Malzemeler;
1,5 litre süt
3 yumurta sarısı
6 çorba kaşığı un
2 su bardağı toz şeker
2 paket sıvı krem şanti
1 paket labne peyniri 2 yemek kaşığı nutella
½ kakaolu kek taban
150 gr bitter çikolata 100 gr Antep fıstığı
75 gr tereyağ
1 paket vanilya
700 gr meyve (çilek, vişne, şeftali veya muz)
1 paket kakao
Ayrıca;
1 su bardağı süt
3 yemek kaşığı toz şeker
2 yemek kaşığı nescafe
Hazırlanışı;
Süt, yumurta sarıları, un ve toz şeker birlikte çırpılır vanilya eklenir tekrar çırpılır. Orta harlı ateşte karıştırarak pişirilir.
Ocaktan alınır iki dakika sonra tereyağ eklenir karıştırılır. Biraz ılınınca labne eklenir mikserle çırpılır.
Bir kasede sıvı şanti koyulaşana kadar çırpılır .
Muhallebi eşit olarak ikiye ayrılır. Bir kısmına doğranmış çikolata ve nutella eklenir eriyene kadar karıştırılır.
Diğer yarısına biraz daha soğuyunca krem şanti yavaş yavaş kaşıkla karıştırılır. Bu karışımdan üç yemek kaşığı çikolatalı karışıma eklenir.
Süt, nescafe ve şeker karıştırılır. İnce ve küçük dilimler halinde kesilen kek bu karışımla ıslatılır.
Meyveler soyulur veya dilimlenir. Kup veya kaseler hazırlanır.
Önce beyaz kremalı muhallebiden iki kaşık sonra çikolatalı karışımdan iki kaşık koyulur. Üstüne kekler koyulur fıstıklar serpiştirilir. Üstüne tekrar iki kaşık çikolatalı karışımdan koyuulur.
Dilimlenmiş meyveler dizilir. Üstüne beyaz kremalı muhallebiden iki kaşık koyulur.
Buzdolabında bir gece veya 6 saat bekledikten sonra üstünü elenmiş kakaoyla süsleyip servis edilebilir.
Kabakla yapılacak yemek çeşiti sayısı oldukça yüksek. Özellikle diyette olanlarda rahatlıkla yiyebiliyor bu sebzeyi. Tabii ki biraz daha az yağlı ve farklı şekilde pişirerek. Kabak, nohut, et ve ekşi bir arada nasıl olur? derseniz...Ekşili Kabak Oturtması yemeğe misafiriniz varsa tavsiye edebileceğim bir çeşit.
Ve aynı miktarda kuzu kuşbaşı veya hindi kuşbaşıyla da denedik.Sizde dolabınızda hangisi varsa onunla deneyebilirsiniz.
EKŞİLİ KABAK OTURTMASI
Malzemeler;
1 kg. kabak
750 gr. kuşbaşı tavuk eti
1 su bardağı haşlanmış nohut
2 kuru soğan
3 domates
2 kırmızı biber
2 yemek kaşığı tereyağ
1 kahve fincanı sıvı yağ
1 tatlı kaşığı domates salçası
1 tatlı kaşığı biber salçası
1 tatlı kaşığı tuz
1 limon suyu
Hazırlanışı;
Kabaklar soyulur, yıkanır. Yuvarlak veya uzun dilimlenir tuzlanır.
Bir tavada iki kaşık tereyağ eritilir, tavuk eti çok hafif sotelenir. Sulanınca bir çay bardağı su ayrılır.
Başka bir tavada sıvı yağ kızdırılır soğanlar hafif pembeleşince salçalar ilave edilir. Biraz karıştırıp ayrılan tavuk suyu ilave edilir.
Bir tencerenin altına iki kaşık dökülür. Kabaklar dizilir, üstüne bir kat tavuk koyulur. Araya soyulmuş ve dilimlenmiş domates dilimleri ve kırmızı biberler sıralanır. Salçalı karışımdan bir kaç kaşık dökülür. Tekrar aynı sırayla kalan malzeme dizilir.
Kalan sos, haşlanmış nohut ve bir limon suyu ilave edilir. En üste dilimlenmiş domatesler dizilir Kaynadıktan sonra kısık ateşte pişirilir. Piştikten sonra domates dilimleri alınır, yemek servis tabağına ters çevrilir üstüne domates dilimleri dizilir.
İster İstanbul'da oturun, ister İstanbul dışında, ister muhafazakar takılın, ister tiki Eyüp'e bir kez gitmeden ölmemeli insan. Eyüp semti bana ölümle hayat arası bir köprüyü hatırlatır. Uzaktan Haliç göründüğü zaman içiniz kıpırdanmaya başlar. O maddi ve manevi güzellik sizi büyülemeye başlar. Zaten yaşınız 20'lileri geçmiş ve İstanbul'da oturma sürenizde buna paralel bir süreyi doldurmuşsa sevdiklerinizden birileri mutlaka orada yer edinmiştir. Yok edinmemişse Eyüp Sultan Hazretlerinden daha yakını mı var girer ziyaret edersiniz. Misafirperverlik o mübarek insanın en güzel makamlarından biridir ki Sevgili Peygamber'imizi Medine'ye hicret ettiği zaman evinde misafir etmiştir. Böylesine güzel bir insanı misafir eden insanın misafiri olmaktan güzeli var mı? İçinizde bir garip bir hüzün hissedersiniz zira İstanbul kuşatmasında vatanından uzakta şehit düşmüştür mübarek. Ama an be an nur yağar sanki bu güzel mekana anlatmakla olmaz yaşanmalı.
Bu karelerde arefe sabahı Eyüp Sultan Camisinde saf tutmak isteyen, ilk ziyaretini ilk duasını orada yapmak isteyen güzel insanlarn ihlası ve coşkusu var.
Yavaş yavaş gün ağarmaya başlarken yürümeye devam ediyoruz. Bu güzel yerdeki kedi sayısı Türkiye'deki kedi sayısına eşit olabilir. Bir meraklısı aşağıdaki ama hızlı yürürken çektiğimden şekli bozulmuş kediciğin.
Cami avlusuna mekan tutmuş kuşlara yem atmak 2. vazifenizdir. Sonra
düğün ve sünnet konvoylarına yol vermelisiniz onlar en özel günlerinde
bu mübarek yeri ziyaret etmek istemişlerdir. Bu ziyaretçilerin sayısı
epeyce kalabalıktır. Öyle ki vakit ve ihtiyacınız varsa sünnet ve düğün
kıyafet modelleri seçebilirsiniz. Ramazan yakınsa veya Ramazan
ayındaysanız şehir dışından gelen ziyaretçiler otobüslerle
gelmişlerdir. Ziyareti bitip çıkan semtin piyasasına yüklece bir meblağ
bırakıp ekonomiyi canlandırır. Tesbih, takke, kolye, yüzük, taş
alımından başlar gıdaya doğru yol alır.
Hiçbir şey yemeyen illa ki bir Eyüp simidini almadan binmez otobüsüne. Bu akını izlerken yanınızdakiler mutlaka omuzunuza dokunmalı mı yoksa bana ait bir özellik mi bilmem birisi uyarmadan yürüyemem.
Sonra çevrede bulunan kabirlerden başlarsınız ha bu arada benim gibi
şaşkınlığa düşersiniz. Çünkü sırf bir dizide adı geçtiği için ziyaretçisi çoğalan Osmanlı dönemi şeyhülislâmlarından birinin Türkçe
yazılı adı pırıl pırıl parlatılmış ama kabrini böyle çöp içinde
görebilirsiniz. İsmini parlatacağınıza etrafını temizleyeydiniz der
devam edersiniz.
Yukarılara doğru çıkarken ibretlik nasihatleri okursunuz duvarlarda. Lakin ben en ibretlik yazıyı bir islam alimini sadece yazar olarak tanıtan aşağıdaki isim levhalarında gördüm. Şayet sizde görürseniz Allah islah etsin sizi diyerek içinizde hasreti büyüyenleri ziyaret edersiniz.Yukarı doğru yürüyerek çıkmakta benim gibi zorlananlardansanız teleferik hayat kurtarıyor zira arabaya park yeri bulmak zor, sokaklar dar. Eyüp yukarıya ulaşıp aşağıya baktığınızda sanki bir mevtalar ülkesidir.
Ama iki adım ötesinde insanlar koşturmaktadır günlük dünya işleri için. İçinizde kırık cam parçaları batar eğer sevdiğiniz bir kabir başındaysanız. Aşağıya inince bende koşacağımda nereye diye düşünürsünüz...
30 seneye yaklaşan Eyüp Sultan ziyaretlerinde turist kafilelerini yukarıya çıkarken görür lakin zerre merak etmezdim. Arada dizilerde görür olduk Pierre Loti nam bir yer var tam tepede. İtiraf ediyorum hiç araştırmamışımda, insan bu nedir? der iki google sayfasını tıklar. Kendime göre bir hayal kurmuşum herhalde İstanbul'a gelen misyonerlerden biridir ölmüş turistlerde ziyaretine gidiyor. Ötesi yok! Çoğunluk benim kadar meraksız değildir genel kültür falan kuvvetlidir da bilmeyenler için yazayım dedim. Mezar falan hak getire. Öyle değilmiş efenim buralardan bir Pierre Lotti geçti demiş ismini koymuşlar güzelim tepeye. Neyse bana göre değil tarihe göresi; Asıl adı Louis Marie Julien ViaudFransız asıllı yazar. Protestan bir aileden gelen Pierre Loti Fransız Deniz Kuvvetlerine girmiş ve bir sürü rütbeye kavuştuktan sonra İstanbul'a gelmiş kendi devletinin gemisiyle görevli olarak! Bizde misafir önemli ağırlamışlar, yedirmişler, içirmişler. Sonra memleketine dönünce vazifeli olarak kaldığı dönemde Osmanlı Türkiyesini çok sevdiğini belirtir bir iki kelam eklemiş kitaplarına. O saatten sonra kendisini "İstanbul Şehri Fahri Hemşehrisi " ilan etmişiz bizden iki satır iyi bahsettiği için. Adına dernekler kurulmuş falan filan. Ayrıca bu güzelim ve muazam tepeye Pierre Loti adı verilmiş.
Ben gencim, sağlıklıyım, yürür tepeler aşarım derseniz yürümek mümkün. Lakin hayat kısa vakit yetersiz derseniz teleferikle çıkabiliyorsunuz. Manzara yine ibretlik bir taraf dünya bir taraf ahiret. Vaaauv ne manzara demek hadsizlik olur zira aşağıda fatiha bekleyen koca bir mezarlıklar şehri var.
Tepeye çıkıp Haliç'e baktığınızda tarihe mal olmuş bütün Altın Boynuz ayaklarınızın altında. Her neyse bendeniz o muhteşem manazarayı görünece bir çok insanın nutkunun tutulduğuna eminim.
Şaşkınım zira yapılan 3. Köprüye Yavuz Sultan Selim adı verildi diye kıyamet koparan insanlar var da neden bunca senedir bu tepenin adından rahatsız olan yoktur? Arkadaş biri 600 süren bir imparatorluğa padişahlık yapanlardan biri üstelik üzerinde oturduğumuz toprakların bir kısmının fethinde bulunmuş diğeri iki -üç satır yazı yazmış. Ondan da geçtim bizim şair ya da yazarlardan Fransa'yı övenlerin ismi Fransa'da böyle tepelere bayırlara verilir mi? Hani Servet-i Fünûncular, Jön Türk takımımız Fransa yer Fransız içer af buyrun Fransızca kusarlar. Misal var mıdır Fransa'da Tevfik Fikret tepesi? Ya da Ahmet Rıza sokağı? Bu ne engin vefadır bizdeki? Takıldım kaldım! Yoksa ben isme takılmam köprüleri öyle isimleriyle andığım falan da yok. 1. Köprü, 2. Köprü bir diğeri yapılsa ona da 3. köprü diyeceğim ki halkın çoğu da öyle haber spikerleri hariç.
Neyse isimden geçtim beraber gittiğim arkadaşlar biz orada çay içeceğiz dediler. Her buluştuğumuzda benim diyet hikayelerim, ayak ağrılarım bıktırdı bir kere de ben onlara uyayım dedim. Turistlerin akın akın gittiği o tepedeki çay bahçesi 4.sınıf diyebilirim. (Gideli 2 sene doldu belki elleri değmiş değiştirmişlerdir )Birisi çay aldı diğeri bende simitleri alayım dedi garsona söylediğimizde gidip kendiniz alacaksınız cevabını aldık. Gittik aldık eskimiş ve köhnemiş masalarda, eskimiş örtülerde o muazzam manzaraya karşı çaylarımız içip çeyrek simitlerimizi yedik ve dönüşe geçtik.
Bu kadar mıdır Eyüp ? derseniz ...Yok! Anlatmakla bitmez Eyüp semti bir derya. Eyüp Sultan Hazretleri bu
deryanın kaptanı gibi olduğundan ben oradan başladın anlatmaya. Yoksa İstanbul'un her semti bir Anadolu şehrinden daha büyük. Ona keza tarihi ve manevi özelliklerini anlatmak benim kalemimin haddi değil.
Ez cümle; İmkanı varsa Eyüp'e bir kez gitmeden ölmemeli insan. Ölüncede gidiliyor bir ihtimal ama ihtimal.
Notcuk; Soluk olan fotoğraflar teleferiğin camından çektiklerim.
Son Notcuk; Bu arefe günü sabah namazı vakti Eyüp Sultan'daydık. Ziyaretçi akınının henüz başladığı vakit. İlk bu güzel koçların önünden başladı yolculuk. Ve mutlaka bu saatlerde de gitmelisiniz vaktiniz varsa. Pierre Loti civarının fotoğrafları evde kalmış gidince ekleyeceğim. Zira manzara bir eski model telefondan olmasına rağmen müthiş. Ama 3. Köprüde koca Osmanlı hükümdarlığının en başarılı isimlerinden birinin, ki eğer torunu Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethetmese zaten ne İstanbul'u ne Boğaz'ı ne köprüleri göreceğimiz Yavuz Sultan Selim'in ismini istemeyenler tez elden bu tepeninde ismine isyan etmelidir bence. Bayramınız mübarek olsun!
Evimizdeki hastamız beni blogdan aslında tüm dünyadan uzaklaştırıyor. Ama bu acıda bile vatan ve bayrak için şehit düşen her bir can içimizi yakıyor. Allah muzaffer etsin. Kaybettiğimiz asker, polis ve korucularımıza rahmet ailelerine sabır diliyoruz. Başımız Sağolsun.